25 Mayıs 2013 Cumartesi

 Sahabe-i Kiram


Ebû Hüreyre (r.a) anlatıyor: Bir gün birisi geldi, Allah Rasûlü'ne (s.a.v) yaklaştı ve şöyle dedi:

"Yâ Rasûlallah! Birkaç günden beri yiyecek bir şey bulamadım. Üst üste aç olarak oruca niyetlendim."

Allah Rasûlü (s.a.v) etrafına nazarını gezdirdi fakat onu evine götürüp misafir edecek kimse göremedi. Sonra Allah Rasûlü'nün (s.a.v) çok sevdiklerinden Ebû Talha (r.a) ayağa kalktı ve:

"Yâ Rasûlallah, onu ben misafir edeyim." dedi. Sonra da alıp evine götürdü. Her şeylerini İslâm uğrunda harcayan bu insanların ellerinde avuçlarında hiçbir şey kalmamıştı.. Ara sıra evlerinde bir çorba ya pişerdi veya pişmezdi. O gün, hanımı Ümmü Süleym (r.a) çocuklarına bir parça çorba yapabilmişti ve onu çocuklara içerecekti. Misafir eve gelince karı koca aralarında konuştular:

"Bu gece çorbayı Allah Rasûlü'nün (s.a.v) misafirine yedirelim, biz nasıl olsa bugün de aç olarak oruç tutabiliriz. Çocukları ikna edip yatırırız, sabah onların da çaresine bakarız."

Yapacakları şey şu idi, yemek sofraya konunca, hanım yanlışlıkla mumu söndürecek ve ev sahibi kaşığını boş getirip götürecek, zira çorba iki kişiyi doyuracak kadar değildi.. Böylece misafir de karnını doyuracaktı. Planladıkları gibi de yaptılar. Derken sabah oldu ve sabah namazında da Allah Rasûlü'nün (s.a.v) arkasında yerlerini aldılar. Allah Rasûlü (s.a.v) sabah namazını kıldırdı. Yüzünü onlara döndü, sonra da Ebû Talha'yı (r.a) ve misafirini arayarak onlara sordu: "Bu gece ne yaptınız ki, hakkınızda şu âyet nazil oldu:"

"Onlar, mü'minlere verilen şeylerden nefislerinde herhangi bir kaygı duymaz ve muhtaç olsalar bile onları kendilerine tercih ederler."

(Haşr Suresi 9. Ayet)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder